28 Haziran 2009 Pazar

ÜŞÜYORUM

Sabah saat 06:30 suları....
Mevsimin Bahardan Yaza yolalma zamanında...

Anne çok üşüyorum, kıyafetimi giydirirmisin...
Kıyafetin üzerinde oğlum....
O zaman demekki ben hayallendim. Üstümü örtermisin...
Tamam oğlum hemen örtüyorum...

Kadın oğlunun üstüne bir battaniye ile sıkıca örter....
Tamam anne...
Hadi sen git biraz uyu.
Saatlerdir hiç uyumadın zaten...

Kadın kalkar ve yatağına gider.
İçi geçtiğinden hemen uykuya dalar
Uyandığında saat 08:30 olmuştur.
Kalkar ve oğluna bakmaya gider...

Gökyüzünün kapısı çoktan aralanmıştır.
Bir ak güvercin kanat açmıştır zühal yıldızına doğru,
Artık hiç üşümemektedir. Hafiflemiş ve rahatlamıştır.
Son bir defa geriye bakar ve her zamanki gülen yüzüyle,
Hoşça kal der annesine başka alemde yankılanan fısıltısıyla,

Anne karmaşık bir duygu içerisindedir.
Bitti der... herşey bitti....
Gidiyor beyazlar içindeki meleğim...
Biliyorum, artık hiç dönmeyecek,
Ama kalbimden de hiç gitmeyecek...

Yüzü herzamankinden daha hüzünlü, bir okadar da sessiz.
Ruhunun derinliklerinde ise dinmek bilmeyen fırtınalar eser,
Dile kolay  otuz yıla yakın zaman olmuştur,aralarındaki özel bağ kurulalı,
Bu bağ sadece aralarındadır, başka hiçkimse giremez,

Yıl 1989,
Bir çocuk vardı, henüz ilkokul 1. sınıfa gidiyordu...
Tıpkı yaşıtları gibi,
Güldüğünde bütün bedeniyle, ruhuyla gülümsüyordu..
Gerçi bu gülümsemesi ömrü boyunca hiç değişmedi.

Okul günlerinde garip bir şeyler olmaya başladı...
Öğretmen olan Anne ve Babası oğullarındaki değişimi izliyor,
İçlerinde yeşeren endişe her geçen gün büyüyor, büyüyor,
İçinden çıkılamaz bir hal alıyordu,

Çocuk her geçen gün koşmakta,
yürümekte daha da zorlanıyor,
Yaşıtları gibi oyunlar oynayamamaya başlıyordu,
Bu durum okulu bırakmasına neden olacak kadar ilerliyordu,

Bir gün Anne ve Baba acı verici gerçekle yüzleşmek durumunda kalacaktı.
Gözbebekleri, oğulları Kas Erimesi rahatsızlığı yaşamaktadır.
Elden gelen bütün imkanlar seferber edilir,
Bir çaresi var ise bulmak için,

Fakat beklenen cevap bir türlü alınamaz.
Çare yoktur, rahatsızlık ilerleyerek devam edecektir.
Bedenindeki tüm kaslar susuncaya kadar,
Ama umutsuzluğa asla yer yoktur, zaman en büyük umuttur.

Yıllarca gözler, kulaklar  haber beklerler,
Belki bir yerlerden haber gelir diye,
Bu haber hiç gelmeyecektir.
Ancak, hayat devam etmelidir.

Baba ve Anne sevgileriyle hayatta tutarlar gözbebeklerini,
Hele Anne, bütün hayatını oğluna verir,
Hayatına anlam katan yegane varlık oğludur artık,
Birlikte üzülürler,
Birlikte sevinirler,
Birlikte gülerler,
Tüm zamanlarını birlikte geçirirler.

Cennet annelerin ayağının altındadır sözü
Tam da bu anne için söylenmiştir sanki.

Oldum olası derin bir saygı ve sevgi duymuşumdur,
Hem çocuğa ve hem de annesine,
Çocuk her zaman gülümsüyor,
Bir o kadar da olgun bir karakter çiziyor,
Takip ediyor, değerlendiriyordu,

Ellerindeki inanılmaz becerileriyle,
Benim için çok zor olan pazılları rahatlıkla çözüyordu,
Her karşılaşmamızda hissetiğim pozitif enerji
Delikanlılık ve gençlik yıllarında da hiç değişmedi,


Evet!..
Bu adama saygı duymak için pek çok neden var.
Kendisine duyduğum hayranlık ve saygı
Her karşılaşmamızda bir kat daha artıyordu.
Sevgim ve saygım sonsuza kadar devam edecek.


Belki pek çok insan kendi hayatını yaşarken
Etrafında geçip giden hayatların farkına bile varmazlar,
Ancak, bu hayatlar yanıbaşımızda yaşanmakta ve,
Her bir hayatın da kendi evreni, kendi hikayesi bulunmaktadır.

Farkında olalım, ya da olmayalım,
Hayatlar kendi evrenleri içinde gelip geçiyor, 
Kendi hayatımızda öyle,
Pek çok hayallerle, pek çok beklentilerle,
Umutlarla, umutsuzluklarla,
Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi,

Ne mutlu bize,
Birileri anarsa adımızı sevgiyle,
Hem de saygıyla,
Kanat açarken Zühal yıldızına,
Gökyüzü kapısı bizim için aralandığında.

Ak güvercin kanat açmış süzülüyor,
Gökyüzü kapısının aralığından,
Zühal yıldızına doğru,
Güle güle oğlum, güle güle göz bebeğim diyor kadın,
"Hoşça kal" sesini hissetiğinde yüreğinde...


Çekmeköy/İstanbul 28.06.2006 Saat: 01:58
Geçmiş Zaman Yolcusu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder